KULAK, BURUN VE BOĞAZ DOKTORU SONER KADIKÖYLÜ
Baş dönmesi, kulakta dolgunluk hissi, çınlama ve işitme kaybı ile seyreden bir hastalıktır. Bu şikayetlerden tamamı görülebileceği gibi sadece biri de görülebilir. Kontrolsüz ve tedavisiz hastalarda zamanla tüm şikayetler ortaya çıkar. Bu hastalarda yüksek ses kulakta ağrı yapabilir. Şiddetli baş dönmesine bulantı ve kusma eşlik edebilir.
Daha çok genç bayanlarda görülür. İç kulak tansiyonu artmıştır. Hastalığın bilinen tansiyon hastalığı ile ilişkisi yoktur. Şikayetler nöbetler halinde gelir ve birkaç dakika-saatler, bazen günler sürer. Nöbetlerin ne sıklıkta geleceği ve ne kadar ara vereceği belli olmaz. Yıllarca ara verebilir. Her nöbet aynı şiddette olmaz. Hastalık zamanla kendiliğinden düzelebileceği gibi, şiddetli başdönmeleri dayanılmaz bir hal alabilir. Önceleri nöbet bitince düzelen işitme kaybı zamanla kalıcı hale gelir. Bazı hastalar görme kaybı ve bayılma tarif edebilirler, ancak hastalık gerçekte bu şikayetlere neden olmaz ve başka hastalıklarla karıştırmamak bakımından hastanın iyi sorgulanması gerekir. Hastalık başağrısı yapmaz. Bulantı ve şiddetli kusma yoksa halsizlik yapmaz.
İşitme testinde hastanın kaba sesleri işitmede duyarlılığının azaldığını görürüz. Kulağın denge kısmına yönelik olarak yapılan vestibüler testler normaldir. Vestibüler testler kulağa sıcak ve soğuk su verilerek içi kulağın uyarılması esasına dayanır. Uyarılan kulak normaldir.
Doğrudan hastalığa yönelik spesifik kesin bir tedavisi yoktur. Hastalara tuz ve yağ kısıtlaması yapılır. Fazla tuz vücutta su tutar. Suyun fazlası damar dışı dokulara, bu arada iç kulağa da geçer. Iç kulaktaki fazla su iç kulak tansiyonu yapar. Başlangıç tedavisinde sofra tuzunu kaldırmak yeterlidir. Yemekler normal tuzlu hazırlanabilir. Çay, kahve ve çikolata nöbetlerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Kan akımını rahatlatıcı ilaçlar ve idrar söktürücü faydalı olabilir. Dayanılmaz başdönmesi olan hastalarda iç kulağın medikal ve cerrahi metotlarla tahrip edilmesi gerekebilir.